Mengele, Avrupa’nın karanlıklar prensi. Kibirli doktor, çocukların bedenini yarıp açtı, onları işkenceden geçirdi, yaktı. İyi aile çocuğu, dört yüz bin insanı ıslık çalarak gaz odasına gönderdi. Uzun süre bu işten yakayı kolayca sıyıracağını sandı, kendini yarı-tanrı olarak gören, “çamurdan ve ateşten yaratılmış bir hilkat garibesi”, yasaları ve emirleri çiğneyerek kılı kıpırdamadan insanları, kardeşlerini onca acıya ve kedere boğmuş biri o.
Ölüm fabrikalarının örnek çalışanı, Atina, Roma ve Kudüs katili Mengele yaptıklarının yanına kâr kalacağını düşünüyordu. Ama işte yapayalnız, kendi varlığına çaresizce zincirlenmiş, modern Kabil Brezilya’da bir yerden ötekine göçüp duruyor. Artık Mengele’nin cehenneme inişi başlıyor. İçi içini yiyecek ve gecenin karanlığında yolunu kaybedecek.
Olivier Guez’in insanın en koyu karanlığına dalabilecek yürekli okurlar için gerçekten soluk kesici romanı, 2017 Renaudot Ödüllü Josef Mengele’nin Kayboluşu, 20. yüzyılın belki de en vicdansız adamının II. Dünya Savaşı’nın ardından Güney Amerika’da kaçak olarak geçirdiği otuz yıllık serüvene mercek tutuyor.