K., sorunlu öğrencilerden oluşan bir okulda matematik öğretmenliği yapıyor. Doğum gününde öğrencileri yaşını sorduğunda “33” diyor, “İsa’nın yaşındasın,” diyerek ölüm vaktinin geldiğini hatırlatıyor ona öğrencileri. Oysa, sevgilisi Ferdinand’ın intiharıyla zaten bir parça ölen öğretmenlerinin, akciğer nakli beklediğinden haberleri yok. Eğer uygun bir akciğer bulunamazsa K.’nın yaşamla göbek bağı kopacak. “Öteki taraf”taki Ferdinand ise boş durmuyor: K.’yı yazar Samuel’le yakınlaşmaya, bir roman yazmaya ve bir bebek sahibi olmaya teşvik ediyor sürekli. Fakat K., bebeğe bakabileceğinden emin değil, tıpkı hayatta kalıp kalmayacağını bilmediği gibi. Onun yerine bir “hayvan” edinmeye karar veriyor. Bir yumurta ve kuluçka makinesi alıyor. Bir gün yumurta çatlıyor, hayvan ortaya çıkıyor. K., gerçek çocuğa hazırlık olması için adını “çocuk” koyuyor. Çocuk’u ise bir plastik poşete…
Hayati bir sorunu olan K.’nın hayat verme içgüdüsü, enerjisi hiç düşmeyen bir romana dönüşüyor 33’te. Düğümler atılıyor, düğümler çözülüyor. Nefes alınıyor, nefes veriliyor. Sorular soruluyor, bazen yeni sorularla cevap veriliyor onlara.
Kjersti Skomsvold’un, melankolik tavrını gerçeküstü bir anlatımla birleştirdiği romanı 33’ü Hızlandıkça Azalıyorum’u da Türkçeye kazandıran Deniz Canefe Norveççeden çevirdi.
“Çocuğa radyoda duyduklarımı, bir insanın bedenine hiç dokunulmazsa onun öldüğünü anlatıyorum, bu bir tokat gibi. Çocuk bana bakıyor; ama yüzünde hiçbir ifade yok ve bir anda bedensel temas düşüncesi huzursuzluk verici bir şey olmaya bas¸lıyor. S¸imdi belki kendimi tekrarlıyorumdur, büyük olasılıkla öyle yapıyorum. Önemsiz şeyleri yineliyorum, bu sırada önemli olanlar yazılmamış kalıyor. İnsan asla her şeyi söylemeyi başaramıyor.”