Bu âlemin bir yaraticisi olduguna inanmak iman degildir. Bu sadece bir inançtir. Dogru ve iyi bir inançtir da üstelik. Ama böyle bir inanç iman degildir. Iman bilgi de degildir. Bazi teolojik önermeleri bir kiyas olusturacak sekilde bir araya getirerek sonuçta bu âlemin bir yaraticisi oldugu bilgisini elde etmek mümkündür. Ama böyle bir bilgi iman degildir. Iman yakin, bilim ve felsefe de degildir. Bütün bunlar olmadigina göre su halde iman nedir? Iman tercihe dayali bir eyleme ve yasama biçimidir! Bu eyleme ve yasama biçiminin özü, insanin gerçek benligine ulasabilmek için fani benliginden vaz geçerek delicesine Allah’a yönelmesidir! Iman, insan varliginin derin bir dinamizmine tekabül etmektedir. Böyle bir iman güven, ask ve umut duygulariyla birlikte bulunur. Tipki bir bebegin kendisini tam bir güven içerisinde annesinin kollarina birakmasi gibidir iman! Çünkü bir bebek kendisini annesinin kollarina biraktiginda aslinda bütün varligini ona teslim etmektedir. Böyle bir teslimiyet tam bir güvene dayanmaktadir. Iste iman Allah karsisinda böyle bir haleti ruhiyeye sahip olmaktir. Imanin tipki kimyasal bir iksir gibi oldugunu unutmamak gerekir. Ask gibidir iman, öyle herkese nasip olmaz. Çünkü iman oldukça nadir rastlanan bir mücevherdir. Bunun disindaki her sey imanin tezahür kaliplarindan baska bir sey degildir.Iman, bir insanin hayatinda gerçeklestirebilecegi en özgür eylem ve davranistir.