Dogu ile Bati, Haçli Seferleri’nden önce de pek çok kereler karsi karsiya gelmisti. Ancak bu kez bu çatismanin taraflarindan Bati, Hristiyanligi, Dogu ise Müslümanligi temsil ediyordu. Yani çatismanin görünen boyutunda “inanç” belirleyici bir görünüm arz ediyor gibiydi. Fakat acaba durum gerçekten böyle miydi? Bugüne dek özellikle Bati’da yapilan Haçli Seferleri ile ilgili çalismalarin büyük çogunlugunda “inanç” faktörü neden hep ön planda tutulmaya çalisildi? Özellikle batili tarihçiler niye bunu tercih ettiler? Bu tercih bazi gerçekleri gizleme çabasiyla mi ilgiliydi? Yoksa gerçekten isin asli böyle miydi? Diger taraftan Haçli Seferleri’nin günümüze dek uzanan etkileri ve bir argüman olarak hala kullanilmasinin sebepleri nelerdi? Hepsinden önemlisi ise, günümüz Orta Dogusu’nda yasanan savaslar ve buna bagli olarak her gün ölen pek çok insan sebebiyle ortaya çikan kaos ortaminin, artik tarihin derinliklerinde kaldigini zannettigimiz Haçli Seferleri ile bir iliskisi var miydi? Ayrica Türklerin ve Anadolu’nun Türkler tarafindan fethinin bu seferler ile iliskisi neydi?Elinizdeki eserde Haçli Seferleri ile ilgili bunlar gibi birçok sorunun cevabini bulabilirsiniz. (Tanim Bülteninden)Ince Kapak: