Hânedan-ı Ehl-i Beyt-i Mustafa’yı sevmeyen, Esfel-i süfliyyete nâdan gelir nâdan gider.
Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin velâdeti, mucizeleri, vasıfları, mirâsı, muhterem pâk zevceleri, hilyeyi saadetleri, halifeleri, Hazret-i Fâtıma-tü’z-Zehra (r.a.) Validemiz, İmâm-ı Ali (r.a.), Ehl-i Beyt’in çiçekleri İmâm-ı Hasan ve İmâm-ı Hüseyin (r.a.) Efendilerimiz ile İmâm-ı Hüseyin (r.a.) Efendimizin evlâdları İmâm-ı Zeynel Âbidin, İmâm-ı Muhammed Bâkır, İmâm-ı Câfer-i Sâdık, İmâm-ı Musa Kâzım, İmâm-ı Ali Rıza, İmâm-ı Tâki, İmâm-ı Nâki, İmâm-ı Askeri, İmâm-ı Mehdi’nin hâl tercemeleri, kerâmetleri, ve yaşayışları denizden bir katre, güneşten bir süzme olarak işlenmiştir.
Bizim bu kitabı hazırlamamızın gayesi; Ehl-i Beyt ve Evlâd-ı Muhammed’in (s.a.v.) muhabbetini ve sevgisini ve Oniki İmâm Efendilerimizin hayatlarını, görüşlerini ve onlara yapılan haksızlıkları, eziyetleri anlatmak içindir.
Allah Resûlü Efendimiz (s.a.v.) saâdetle şöyle buyurur:
Bana kevser verildi.
Bu Cennette bir ırmaktır.
Eni boyu şark ile garb arasıdır.
Ondan içip de susayan ve abdest alıp da toza bulanan olmaz.
Bundan Ehl-i Beyt’ime haksızlık eden ve
Ehl-i Beyt’imi katl eden içemez.