“İnsanoğlunun en eski ve en kuvvetli hissi korkudur ve korkuların en eskisi, en kuvvetlisi bilinmeze dair korkudur,” der korku edebiyatının büyük üstadı H. P. Lovecraft. Bir diğer korku edebiyatı ustası Algernon Blackwood ise korkuyla olan ilişkisini “Bir hayalet görülmüşse, onun ne olduğu, beni onu neyin gördüğünden daha az ilgilendirir,” diyerek açıklar.
İşte bu sözler ışığında Yankı Enki, yerli eleştirmenlerin elinin pek uzanmadığı bir alan olan ve hem insan hem de hayvan olanın, ölümsüz olup da ölmek isteyenin, her zaman evsiz ve yabancı olanın, gömülüp de geri dönenin, gölgelerde gizlenenin ve bilinmeyenin edebiyatı olan korku edebiyatının tekinsiz derinliklerine dalıp vampirlerden kurtadamlara, gotikten moderniteye kadar türü enine boyuna tartışıyor.
Bir eleştirel denemeler derlemesi olan Maskenin Düştüğü Yer, uygarlık ve barbarlık, insan ve hayvan, kültür ve doğa gibi modern ve müphem tanım kümeleri ile korku edebiyatının zaman, mekân ve kahramanları arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini zengin örneklerle anlatıyor.
Korku edebiyatı bir kaçış edebiyatı değil, kaçtıklarımıza dönüş edebiyatıdır.