Yazar ve gezgin Tristan Gooley, doğada, açık arazilerde dolaşırken, ipuçları ile dolu doğal bir dünyanın farkına varır. Ağacın kökleri güneşin yönünü belirtir. Büyükayı, zamanı anlatır. Yanınızdan geçen kelebek hava için bir ipucudur. Bir kumul, hakim rüzgârı ortaya çıkartır. Tarçın kokusu rakımdan bahseder. Tomurcuklanan bir çiçek güneyi işaret eder. Gooley, Doğanın İşaretlerini Okumanın Kaybolmuş Sanatı ile anavatanında ve dünyanın dört bir yanında arazi yürüyüşlerine onlarca yıl harcayarak tahmin ve izleme yöntemleri için elde ettiği 850’den fazla ipucunu paylaşıyor. İster kıyı şeridi boyunca ister kırlarda, ister dağlarda ister şehirde, isterseniz gece yürüyün, bu kitap, arazinin, Güneş’in, Ay’ın, yıldızların, bitkilerin, hayvanların ve bulutların neleri açıklayabileceği konusunda mükemmel bir kaynak; yeter ki nasıl etrafınıza bakmanız gerektiğini bilin!
Yaşadığımız çağın hızına uyum sağlamak için kendimize yaşam alanı olarak seçtiğimiz büyükşehirlerin beton ormanlarının arasında bilgisini kullanmayı unuttuğumuz, ancak genlerimizde hala kayıtları bulunan doğayla sohbetimizi yeniden başlatmamızın ipuçlarını taşıyan rehber bir kitap. Çünkü kaynakla bağlantı, özümüzle bağlantımızı güçlendirir.
– Meltem Güner
Yeryüzünün en kutsal kitabı doğanın kendisidir. O nedenle yaratılmış ve yaratılacak olan her canlının özgürlüğüne göre derinleşir ve sırlarla dolu sayfalarını bir bir açık eder. Bunu yaparak, yaratımın akıl almaz kusursuzluğuna hayranlık uyandırırken, okuyucunun özünü derinleştirip, göğün kutlu yasalarını ruhuna, adeta keçe işler gibi, sabırla yoğurur.
Böylece özü, binlerce yıldır atalarının yürümüş olduğu yoldaki ayak izlerini takip etmeyi öğrenir.
O yoldaki gerçek ve gerekli olanla, yaşamın yolunu adım adım yürürken, doğanın bütünlüğünü yansıtan huzur ve dinginliği soluk soluk içine nakışlayan bir kişiliğe, bir bilgeliğe erişir.
Doğa ülke ve sınır tanımadığı gibi, yasaları ve işaretleri de sınıra bağlı değildir. Doğa tek bir dili konuşur. İşaretleri de grameridir.
– Asu Mansur