“Tıpkı bir korku filmi gibi hortlak, genç kıza âşık oluyor. Aylarca onu tıpkı bir gölge gibi takip ediyor. Sabırla ilgisini çekmeyi, saygısını kazanmayı bekliyor onu tanımak tanımak için… Tabii onun yanına sokulmak için hortlağın bir centilmen hüviyetiyle ortaya çıkması lazım. Hortlak bunu da yapıyor. Günün birinde şık, hoşsohbet, zengin ve kibar bir efendi gibi bir Bay Osman Elbatora olarak ona kendisini tanıttırıyor, genç kızı tanıdığı bu kısa an içinde ipnotize ediyor.”
Suat Derviş, hayalden uzaklaşıp hakikate yöneldiği, toplumcu gerçekçi eserler vermeye başladığı süreçte kaleme almış Çamur’u. Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır ile İstanbul’un Bir Gecesi arasında yer alıyor kronolojik olarak. Ancak roman, yukarıdaki alıntıdan da anlaşılabileceği gibi Gotik döneminden de izler taşıyor.
Arkadaşlarının “Hortlak” adını taktıkları Osman’la tanışan Mehlika, bu neredeyse babası yaşında adamla evlendikten sonra kendisini bir türlü uyanamadığı, bazen de uyanmak istemediği bir kâbusun içinde buluyor. Osman’la birlikte hayatına giren alkol ve kokain, bu genç kadının ruhunu, bedenini, tüm benliğini etkisi altına alıyor. Fakat Suat Derviş, Mehlika’yı kurtarmak isteyen, toplumu, aileyi ve ahlakı sorgulayan bir Salih de ekliyor romanına. Mehlika’ya âşık olan Salih, başka bir dünyanın, başka bir düzenin hayalini kuruyor. “Bu hayat, içinde yuvarlandığınız… Çok güzel zannettiğiniz bu hayat bir bataktır, bir çamur batağı. Öyle bir çamur ki her an ayaklarınızın biraz daha gömüldüğünü, yapışkan sırnaşıklığı ile sizi biraz daha kirlettiğini göreceksiniz,” diyor sevdiği kadına.
Saadet Özen Dalkaya’ysa “Anılarımın Suat Derviş’i” başlıklı yazısında hem Çamur’dan hem de çocuk denecek yaşta Suat Derviş ve eserleriyle tanışmasından bahsediyor.