Küçük bir Akdeniz şehrinde tuhaf bir cinayet işlenir. Terk edilmiş bir kilisede, ayak bileğinden bağlanıp baş aşağı sarkıtılan, vücudu muntazam olarak tam ortasından ikiye kesilmiş bir ceset bulunur. Kadın Dedektif Melisa gecesini gündüzünü bu işe vermekte, yine de işin içinden çıkamamaktadır. Olay yerinde bırakılan tuhaf nesneler, çivi yazıları cinayete esrarengiz bir hava verdiği gibi, ülkede yaşanan siyasi çekişme sebebiyle bu yazıların çevrilmesi ve nesnelerin uzmanlarca incelenmesi de sürekli engellere takılır. Üstelik dedektifin aşk hayatı da kontrolden çıkmış, sevgilisiyle yaşadıkları bitmeyen öfke ve kıskançlık krizlerinde tükenmiştir. Tam da çaresizlikten pes edeceği anda karşısına çıkan sevimli ve yaşlı bir adam Naki, engin bilgisiyle Melisa’ya çivi yazılarının ve olay yerinde bulunan diğer nesnelerin açıklamasını yaptığında, polis departmanı yeni bir kavramla tanışacaktır: Babil büyüleri!
Kapının muhafızı! Kapıyı aç girebileyim. Eğer kapıyı açmazsan kıracağım. Onun sürgüsünü parçalayacağım. Çerçevesini kıracağım. Kapıları devireceğim. Ölüleri kaldıracağım; yaşamak için yiyecekler. Ve ölülerin sayısı yaşayanları geçecek.’’